O2 Nedir?
Oksijen, atom numarası 8 olan ve O harfi ile simgelenen kimyasal elementtir. Periyodik tabloda 16. grupta ve 2. periyotta yer alır. Oksijen, yer kabuğunun en bol bulunan üçüncü elementidir (%46,6). Atmosferin yaklaşık %21’ini oluşturur. Oksijen, renksiz, kokusuz ve tatsız bir gazdır. Erime noktası -218,79 °C, kaynama noktası -182,96 °C’dir.
Oksijenin Özellikleri
Oksijenin temel özellikleri şunlardır:
- Renksiz, kokusuz ve tatsız bir gazdır.
- Standart şartlar altında diatomik yapıya sahiptir (O2).
- Erime noktası -218,79 °C, kaynama noktası -182,96 °C’dir.
- Moleküler ağırlığı 31,999 g/mol’dür.
- Yoğunluğu 1,429 g/L’dir.
- Moleküler yarıçapı 0,142 nm’dir.
- Atom yarıçapı 0,066 nm’dir.
- Elektronegatifliği 3,44’tür.
- İyonlaşma enerjisi 1312,2 kJ/mol’dür.
- Bağlanma enerjisi 498,4 kJ/mol’dür.
Oksijenin Kullanım Alanları
Oksijen, yaşam için gerekli bir gazdır. Solunum yoluyla vücuda alınan oksijen, hücrelerde gerçekleşen oksijenli solunumda kullanılır. Oksijenli solunum sonucunda karbondioksit ve su açığa çıkar.
Oksijen, endüstride de yaygın olarak kullanılır. Metallerin oksitlenmesi, yakıtların yanması, cam ve kağıt üretimi gibi birçok işlemde oksijen kullanılır.
Oksijenin kullanım alanları şunlardır:
- Solunum yoluyla yaşam için gereklidir.
- Endüstride metallerin oksitlenmesi, yakıtların yanması, cam ve kağıt üretimi gibi birçok işlemde kullanılır.
- Tıpta anestezi, solunum tedavisi, yara iyileşmesi gibi alanlarda kullanılır.
- Gıda endüstrisinde gıdaların muhafazasında kullanılır.
- Uzay ve havacılık sanayinde roket yakıtı olarak kullanılır.
Oksijenin Keşfi
Oksijenin keşfi, kimya tarihinin önemli dönüm noktalarından biridir. Oksijenin keşfi için Joseph Priestley, Antoine Lavoisier ve Carl Wilhelm Scheele isimli üç bilim insanı öncülük etmiştir.
Joseph Priestley, 1774 yılında cıva nitratını ısıtarak oksijen gazı elde etmiştir. Priestley, bu gazı “havanın yanan kısmı” olarak adlandırmıştır.
Antoine Lavoisier, 1777 yılında Priestley’in çalışmalarını tekrarlayarak oksijenin bir element olduğunu kanıtlamıştır. Lavoisier, oksijeni “yaşam ve yanmanın kaynağı” olarak adlandırmıştır.
Carl Wilhelm Scheele, 1771 yılında sülfürik asidi ısıtarak oksijen gazı elde etmiştir. Scheele, bu gazı “ateşleyici hava” olarak adlandırmıştır.
Oksijenin Biyokimyasal Önemi
Oksijen, yaşam için gerekli bir gazdır. Solunum yoluyla vücuda alınan oksijen, hücrelerde gerçekleşen oksijenli solunumda kullanılır. Oksijenli solunum sonucunda karbondioksit ve su açığa çıkar.
Oksijenli solunum, hücrelerde enerji üretimi için gereklidir. Oksijenli solunum sonucunda açığa çıkan enerji, hücrelerin yaşamsal faaliyetleri için kullanılır.
Oksijen ayrıca, hücrelerde gerçekleşen birçok önemli biyokimyasal reaksiyon için gereklidir. Örneğin, protein sentezi, DNA replikasyonu ve hücre bölünmesi gibi reaksiyonlar için oksijen gereklidir.
Oksijenin Sağlık Açısından Önemi
Oksijen, insan sağlığı için gerekli bir gazdır. Yeterli miktarda oksijen alamayan insanlarda, oksijen açlığı (hipoksi) meydana gelir. Hipoksi, baş ağrısı, yorgunluk, uyku hali, konsantrasyon güçlüğü, hafıza kaybı ve hatta ölüm gibi birçok sağlık sorununa yol açabilir.
Oksijen tedavisi, oksijen açlığından kaynaklanan sağlık sorunlarının tedavisinde