Ölüm Orucu Nedir

Ölüm Orucu Nedir?

Ölüm orucu, bir kişinin kendi iradesiyle yemek ve sıvı almayı reddetmesi ve bu şekilde ölümü göze alması eylemidir. Açlık grevinden farklı olarak, ölüm orucunda kişi hiçbir gıda veya sıvı almaz.

Ölüm orucu, tarih boyunca çeşitli amaçlarla kullanılmış bir protesto ve direniş yöntemidir. Siyasi, dini, etnik veya toplumsal nedenlerle yapılan ölüm oruçları, genellikle belirli bir talebin yerine getirilmesi veya bir sorunun çözülmesi için bir araç olarak kullanılmıştır.

Ölüm Orucunun Tarihçesi

Ölüm orucu, tarih boyunca çeşitli toplumlarda ve kültürlerde kullanılmış bir protesto yöntemidir. Antik Mısır, Roma ve Yunanistan gibi medeniyetlerde, ölüm orucu, dini inancın bir ifadesi olarak veya siyasi bir protesto aracı olarak kullanılmıştır.

Ortaçağ Avrupa’sında, ölüm orucu, dini reform hareketleri tarafından bir protesto yöntemi olarak benimsenmiştir. Martin Luther, John Calvin ve diğer reformcular, ölüm orucunu, Katolik Kilisesi’nin zulmüne karşı bir protesto olarak kullanmışlardır.

Modern zamanlarda, ölüm orucu, siyasi ve toplumsal nedenlerle yapılan protestolarda yaygın olarak kullanılmıştır. 20. yüzyılda, Hindistan’da Mahatma Gandhi ve Nelson Mandela gibi liderler, bağımsızlık hareketlerinde ölüm orucunu etkili bir araç olarak kullanmışlardır.

Türkiye’de de ölüm orucu, çeşitli siyasi ve toplumsal nedenlerle kullanılmış bir protesto yöntemidir. 1970’li yıllarda, sol görüşlü gruplar, askeri darbeye karşı ölüm orucu eylemleri düzenlemişlerdir. 2010’lu yıllarda ise, Grup Yorum üyeleri, cezaevinde yaşadıkları hak ihlallerine karşı ölüm orucu eylemleri yapmışlardır.

Ölüm Orucunun Amaçları

Ölüm orucu, çeşitli amaçlarla yapılabilir. En yaygın amaç, belirli bir talebin yerine getirilmesi veya bir sorunun çözülmesidir. Örneğin, siyasi tutukluların serbest bırakılması, insan hakları ihlallerinin durdurulması veya bir savaşın sona erdirilmesi gibi taleplerin yerine getirilmesi için ölüm orucu eylemleri düzenlenebilir.

Ölüm orucu, aynı zamanda, dini veya etnik bir inancın ifadesi olarak da yapılabilir. Örneğin, bazı dini gruplar, inançlarını korumak için ölüm orucu eylemleri düzenleyebilirler.

Ölüm orucu, bazen de, kişinin kendi varlığını veya kimliğini ifade etmek için bir araç olarak kullanılabilir. Örneğin, bazı kişiler, baskılara boyun eğmemek veya kendi hayatlarını kendileri kontrol etmek için ölüm orucu eylemleri düzenleyebilirler.

Ölüm Orucunun Etkileri

Ölüm orucu, genellikle etkili bir protesto yöntemi olarak kabul edilir. Ölüm orucu eylemleri, kamuoyu üzerinde büyük bir etki yaratabilir ve yetkililerin talepleri yerine getirmeye zorlayabilir.

Öte yandan, ölüm orucu eylemleri, riskli ve tehlikeli bir eylemdir. Ölüm orucu yapan kişiler, açlık ve susuzluk nedeniyle ciddi sağlık sorunları yaşayabilir ve hatta ölebilirler.

Ölüm Orucunun Yasal Durumu

Ölüm orucu, dünyanın birçok ülkesinde yasa dışı olarak kabul edilir. Bu ülkelerde, ölüm orucu yapan kişilere zorla müdahale edilmesi mümkündür.

Türkiye’de de ölüm orucu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 107. maddesinde “intihara yönlendirme” olarak tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, bir kimseyi intihara yönlendirmek, 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Ölüm Orucunun Etik Boyutu

Ölüm orucu, etik açıdan tartışmalı bir konudur. Bazıları, ölüm orucunun kişinin kendi bedeni üzerindeki egemenlik hakkının bir ifadesi olduğunu ve bu nedenle yasal olarak korunması gerektiğini savunur. Diğerleri ise, ölüm orucunun intihar teşviki olduğunu ve bu nedenle yasa dışı olması gerektiğini savunur.

Ölüm orucunun etik boyutu, farklı görüşler arasında uzun süredir tartışılan bir konudur. Bu konuda kesin bir yargıya varmak, zordur.

Ölüm Orucunun Sonuçları

Ölüm orucu eylemleri, genellikle taleplerin yerine getirilmesi veya sorunların çözülmesi ile sonuçlanır. Ancak, ölüm orucu eylemleri, bazen de başarısız olabilir.

Ölüm orucu eylemleri, bazen de ölümle sonuçlanabilir. 2016 yılında, Grup Yorum üyesi Helin Bölek, 288 gün süren ölüm orucu eylemi sonucunda hayatını kaybetmiştir.

Ölüm or


Yayımlandı

kategorisi