Rubai Nedir?

Rubai Nedir?

Rubai, dört mısradan oluşan, aruz ölçüsüyle yazılan bir nazım şeklidir. Divan edebiyatında kullanılan bir nazım şeklidir. İlk mısra ile üçüncü mısralar kafiyelidir. İkinci ve dördüncü mısralar da kafiyelidir.

Rubai kelimesinin kökeni Farsça’ya dayanmaktadır. Farsça’da “dörtlük” anlamına gelen “rubây” kelimesinden Türkçe’ye geçmiştir.

Rubai’nin özellikleri şunlardır:

  • Dört mısradan oluşur.
  • Aruz ölçüsüyle yazılır.
  • İlk mısra ile üçüncü mısralar kafiyelidir.
  • İkinci ve dördüncü mısralar da kafiyelidir.
  • Genellikle mahlassız olarak yazılır.
  • Düşünsel ve felsefi konuları işleyen bir nazım şeklidir.

Rubai’nin tarihçesi

Rubai, İran edebiyatında ortaya çıkmış bir nazım şeklidir. İlk örnekleri 11. yüzyılda İran’da yazılmıştır. İran’da Ömer Hayyam, Nizami Gencevî, Abdurrahman Cami gibi şairler tarafından yazılan rubailer, dünya edebiyatında önemli bir yere sahiptir.

Rubai, İran edebiyatından Türk edebiyatına geçmiştir. Türk edebiyatında 13. yüzyıldan itibaren kullanılmaya başlanmıştır. Yunus Emre, Aşık Veysel, Fuzuli, Şeyh Galip gibi şairler tarafından yazılan rubailer, Türk edebiyatında önemli bir yere sahiptir.

Rubai’nin türleri

Rubai, işlediği konu bakımından farklı türlere ayrılabilir.

  • Düşünsel rubailer: Hayat, ölüm, aşk, tanrı, evren gibi konuları işleyen rubailerdir.
  • Felsefi rubailer: Varoluş, hakikat, bilgi gibi konuları işleyen rubailerdir.
  • Dini rubailer: İslam inancını ve değerlerini işleyen rubailerdir.
  • Aşk rubaileri: Aşk ve sevgiyi işleyen rubailerdir.
  • Mizahî rubailer: Güldürücü unsurlar içeren rubailerdir.

Rubai örnekleri

Ömer Hayyam’dan

  • **Ya Rab, ne acayip bir oyundur bu! ** Her birimiz birer tiyatro oyuncusuyuz. ** Kimimiz güler, kimimiz ağlar, ** Kimimiz de sahneye çıkmadan ölür gider.

  • **Bu dünya bir zevk ve eğlence yeridir. ** Oturup seyret, ne var bunda. ** Her şey gelip geçicidir, ** Dünyayı bir an olsun hatırlama.

Yunus Emre’den

  • **Bir ben var bende, benden içeri ** Ben onu bilirim, o beni bilmez. ** Bir ben var bende, benden öte ** Ben onu da bilirim, o da beni bilir.

  • **Gelin tanış olalım, işi kolay kılalım ** Sevelim sevilelim, dünya kimseye kalmaz.

Aşık Veysel’den

  • **Gönül ne kahve ister, ne de şeker ** Gönül dost ister, candan sever.

  • **Aşkın bir ucunda sen, bir ucunda ben ** Aramızdaki bağ, koca bir deniz.

Fuzuli’den

  • **Ey gönül, sakın ağlatma beni ** Bu ayrılık canımı yakıyor.

  • **Dünyada yüzlerce dert varmış ** Bense bir tek dertle uğraşıyorum.

Şeyh Galip’ten

  • **Aşkın bir ateştir, içimi yakıyor ** Bu ateşi söndürecek bir su yok.

  • **Aşk, bir denizdir, ben bir gemi ** Bu denizin içinde kayboluyorum.

Rubai’nin önemi

Rubai, kısa ve öz bir şekilde derin anlamlar ifade edebilen bir nazım şeklidir. Bu özelliğinden dolayı, birçok şair tarafından tercih edilmiştir. Rubai, Türk edebiyatında da önemli bir yere sahiptir. Yunus Emre, Aşık Veysel, Fuzuli, Şeyh Galip gibi şairler tarafından yazılan rubailer, Türk edebiyatında önemli bir yere sahiptir.

Rubai, günümüzde de birçok şair tarafından yazılmaya devam etmektedir


Yayımlandı

kategorisi