Zuhri Ahir Namazı Nedir

Zuhr-i Ahir Namazı Nedir?

Zuhr-i ahir, son öğle namazı demektir. İslam hukuku literatüründe, cuma namazının kılındığı bir yerleşim yerinde, öğle vaktinde cuma namazına katılmayan ve daha sonra başka bir camide cuma namazı kılan kişinin, o günkü öğle namazının farzını iade etmesi olarak tanımlanır.

Zuhr-i Ahir Namazı’nın Ortaya Çıkışı

Zuhr-i ahir namazı, İslam coğrafyasının genişlemesi ve şehirlerde nüfusun kalabalıklaşması sonucu ortaya çıkmıştır. Hz. Peygamber (s.a.v.) döneminde, cuma namazı bir şehirde bir tek camide kılınırdı. Ancak, İslam’ın yayılmasıyla birlikte, bazı şehirlerde cuma namazının kılınması için birden fazla cami inşa edilmeye başlandı. Bu durum, cuma namazının sahih olup olmadığı konusunda bazı tartışmalara yol açtı.

İslam bilginleri arasında, cuma namazının kılınması için gerekli şartların yerine getirilmemesi durumunda, namazın sahih olmayacağı konusunda yaygın bir görüş vardır. Bu görüşe göre, cuma namazının sahih olabilmesi için, namazın kılındığı camide cemaatin en az kırk kişi olması, imamın ehliyetli olması ve hutbenin okunması gerekir. Bu şartlardan herhangi birinin yerine getirilmemesi durumunda, namazın sahih olmayacağı ve öğle namazının farzının iade edilmesi gerektiği savunulur.

Zuhr-i Ahir Namazı’nın Kılınışı

Zuhr-i ahir namazı, öğle namazının farzı gibi iki rekat olarak kılınır. Namaz, öğle namazının tüm şartlarına uygun olarak kılınır. Bu nedenle, namaza niyet ederken, “Niyet ettim Allah rızası için öğle namazının farzını kılmaya” denilir.

Zuhr-i ahir namazı, öğle namazının farzından sonra kılınabileceği gibi, öğle namazının farzından önce de kılınabilir. Ancak, öğle namazının farzından önce kılınması halinde, öğle namazının farzının kazaya kalması ihtimaline karşı, niyet ederken, “Niyet ettim Allah rızası için öğle namazının farzını kılmaya ve öğle namazının farzını kazaya bırakmaya” denilmesi gerekir.

Zuhr-i Ahir Namazı’nın Farz Olup Olmadığı

Zuhr-i ahir namazının farz olup olmadığı konusunda İslam bilginleri arasında farklı görüşler vardır. Hanefi, Maliki ve Hanbeli mezheplerine göre, cuma namazının sahih olmaması durumunda, öğle namazının farzının iade edilmesi gerekir. Bu nedenle, cuma namazına katılmayan ve daha sonra başka bir camide cuma namazı kılan kişinin, o günkü öğle namazının farzını iade etmesi farzdır.

Şafii mezhebine göre ise, cuma namazının sahih olmaması durumunda, öğle namazının farzının iade edilmesi sünnettir. Bu nedenle, cuma namazına katılmayan ve daha sonra başka bir camide cuma namazı kılan kişinin, o günkü öğle namazının farzını iade etmesi sünnettir, farz değildir.

Din İşleri Yüksek Kurulu, 1990 yılında verdiği bir kararla, cuma namazının sahih olmaması durumunda, öğle namazının farzının iade edilmesi gerektiğini hükmetmiştir. Bu karara göre, cuma namazına katılmayan ve daha sonra başka bir camide cuma namazı kılan kişinin, o günkü öğle namazının farzını iade etmesi gerekir.

Zuhr-i Ahir Namazı’nın Fazileti

Zuhr-i ahir namazının fazileti hakkında hadislerde şu ifadeler yer almaktadır:

  • “Kim cuma namazına katılmaz ve daha sonra başka bir camide cuma namazı kılarsa, o günün öğle namazının farzını iade etsin.” (Tirmizi, Cuma, 75)
  • “Cuma namazına katılmayan ve daha sonra başka bir camide cuma namazı kılan kişinin, o günün öğle namazının farzını iade etmesi, Allah’a karşı saygının gereğidir.” (İbn Mace, İkamet, 78)

Bu hadislerden anlaşıldığı üzere, cuma namazına katılmayan ve daha sonra başka bir camide cuma namazı kılan kişinin, o günkü öğle namazının farzını iade etmesi, Allah’a karşı saygının gereğidir. Ayrıca, bu namazın fazileti büyüktür.


Yayımlandı

kategorisi